Keşif Serisi: Elektronik Dünya Müziği İkilisi Santi & Tuğçe

Bu hafta keşif serimizde Santiago Ferreira ve Tuğçe Kurtiş’ten oluşan elektronik dünya müziği ikilisi Santi & Tuğçe var. Santi ve Tuğçe’nin müziği duygusal melodileri, renkli enstrümantasyonlar, rüyamsı harmoniler, ve adeta cerrahi bir incelikle tasarlanmış dans pisti ritimleriyle buluşturan bir mozaik. Çok çeşitli ve zengin bir kültürel mirasa dayanan, bir o kadar da sürekli keşfetme ve kendini yenileme arayışında olan evrensel bir serüven. Biz de bu serüven nasıl başlamış bir bakalım dedik.
Tuğçe’yi yakından tanıyalım
Tuğçe Kurtiş İstanbul doğumlu. 6 yaşındayken ilkokul korosuna katılarak, şarkı söylemeye başladı. Ortaokul ve lise boyunca şarkı söylemeye devam eden Tuğçe, üniversite yıllarında psikoloji, tiyatro ve müzik alanlarına yoğunlaştı. Davul ve perküsyon ustası Milford Graves’den perküsyon, ünlü vokalist Sheila Jordan’dan caz vokal dersleri aldı.
Birçok dilde şarkı söyleme dışında, şarkı yazarlığı ve prodüksiyonunda Santi ile iş birliği yapıyor. 2016 yılında kurduğu dijital müzik platformu Kybele’nin küratörlüğünü de üstlenen Tuğçe, Berlin’deki Beate Uwe müzik klübünün resident DJ’leri arasında. Hem Santi & Tuğçe ikilisi olarak hem de solo setleriyle dünya çapında sahne alıyor.
Müziğin yanı sıra Tuğçe bir akademisyen. Kültürel psikoloji doktorası sonrasında West Georgia Üniversitesi Psikoloji departmanında doçent doktor olarak görev almış. Bu sürede birçok akademik makale yayınlamış, bilimsel dergi editörlüğü, akademik sempozyum ve konferansların başkanlığını da yapmış. Halen Arizona’daki Prescott College’da akademisyen olarak göreve devam ediyor.
Gelelim Santi’ye…
Santiago Ferreira, Asunción (Paraguay) doğumlu. Müziğe 12 yaşında şarkı yazarak başlayan Santi, Uruguaylı müzisyen Horacio Cordeiro’dan caz gitar ve müzik teorisi, Paraguay’daki IPAC (Instituto Professional de Artes y Ciencias de la Comunicación) sanat enstitüsünde ses teknolojisi üzerine dersler aldı. Uzun yıllar boyunca Kansas Üniversitesi Konservatuarı’nda Klasik Batı müziği, caz ve elektronik müzik kompozisyonu alanlarında eğitimine devam etti. Üniversite yıllarında klarnet, çello, flüt, kontrbas, piyano gibi müzik aletleriyle haşır neşir oldu.
Müziğin yanı sıra Santi bir bilgisayar mühendisi. Multimedya mobil uygulamalar geliştiriyor. Elektronik müziğe olan ilgisi çocukluk yıllarında daha Windows bile yokken adını ya da bilgisayarına nasıl yüklediğini hatırlamadığı bir müzik yazılım programıyla başlıyor. “O yaşlardayken elektronik müzik dinlemiyordum. Zaten Paraguay’da elektronik müzik pek çalmıyordu. Şimdi düşününce fark ediyorum ki elektronik müzikle tanışmam müziği duyarak değil de müziği bilgisayarımda yazarak başladı” diyor Santi.
17 yaşında Michigan Üniversitesi’ndeki Müzik Teknolojisi laboratuarını ziyaret ettikten sonra işler iyice ciddileşiyor. Santi o günden bu yana müzik ve teknolojiye olan tutkusunu birleştirerek, hem bilgisayar programcılığı hem de elektronik müzik beste ve yapımcılığı üzerine çalışmaya devam ediyor.
Peki bu iki yetenek nasıl tanıştı?
Tuğçe, Santi’yle Kansas Üniversitesi’nde tanıştı. Santi üst komşusuydu. Tuğçe tanışma hikayelerini şöyle anlatıyor: ‘’Arada yukarıdan gelen gitar seslerini duyup, bir ara şu müzisyen komşularla tanışayım diye düşünsem de bir arkadaşım bizi tesadüfen tanıştırıncaya kadar yollarımız kesişmemişti.
Tanıştığımız ilk an müzik konuşmaya başladık. Santi benim şarkı söylediğimi ve özellikle caza düşkünlüğümü duyunca beni Jazzhaus adlı bir yerde ‘openmic’ gecesine davet etti. O akşam için dört parça hazırladık; gelen yoğun talep üzerine önce aynı mekanda, sonra başka etkinliklerde beraber müzik yapmaya devam ettik. Ortak dilimiz müzik olduğundan farklı kültürlerden geliyor olmak bizim için bir zorluk değil de hep bir ilham kaynağı oldu.’’
Onları ilk kez 2014 yılında yayınladıkları “Ciclico” adlı albümleri ile tanımıştık. İnternet sayesinde bu albüm kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. 2014 yılından itibaren her yıl yeni bir albüm yayınlayan ikili, her albümde dinleyicilere bambaşka bir konsept ve sentez sundular. Örneğin 2015’te yayınladıkları ikinci albümleri ‘’Songs for Another Day” Anadolu ve Balkan ezgilerini Latin Amerika ritimleri ve tango enstrümanlarıyla harmanlayan elektronik altyapılı bir albüm oldu.
2016 yılında Santi’nin doğduğu toprakların müziğinden esinlenen ‘’El Regreso del Gallito’’ adlı üçüncü albümleri Paraguay’ın yöresel mitolojilerine yer verdi ve ülkenin geleneksel enstrümanı olan arp üzerine yoğunlaştı. 2017 yılında Türkiye’den klasik şarkıların orijinal düzenlemelerini içeren, adından da anlaşılacağı üzere anneannelere adadıkları, dördüncü albümleri ‘’Songs for My Grandmother’’ adlı albümü yayınladılar. Bu albüm Beehype tarafından ‘’2017’de Türkiye’nin en iyi albümlerinden biri’’ seçildi.
2018’de yayınlanan “Punto Cero” 10 adet orijinal parçadan oluşan ve Brezilya’dan Japonya’ya, Türkiye’den Paraguay’a uzanan değişik müziksel etkileri ve enstrümanları sentezleyen bir albüm oldu. En son 2019’da yayınladıkları, bu sefer de Karayip kıyılarından esinlenen albümleri “Terminal Caribe” rengarenk, masal gibi bir serüveni konu aldı. Bu albümde yer alan “Oye!” adlı parça geçtiğimiz Aralık ayında ABD’nin Ulusal Radyo Kanalı (NPR) tarafindan “2019’un En İyi Alternatif Latin Parçaları” arasında seçildi.
Santi & Tuğçe 2015’ten bu yana Avrupa, Asya, Kuzey ve Güney Amerika’da bir çok büyük elektronik müzik festivalinde ve konser salonunda sahne aldı. 2017’den beri Berlin’de yaşamakta olan ikili, bu günlerde iki yeni albüm hazırlıyor.